
Dünyanın gündemi 12 kişinin öldürüldüğü Paris baskını. Dünya 3 kişinin girişimiyle gerçekleştirilen kanlı baskında yazar ve çizerlerin katledilmesini konuşuyor. Tüm kanallarda yapılan bu insanlık dışı faaliyetin görüntülerini izledik. İçimiz sızladı. Birilerinin öldürülmesini lanetledik. Adeta bizden birileri öldürülmüş gibi, katledilenleri sahiplendik. Hatta şehitlerimize bile göstermediğimiz ehemmiyeti, Peygamberimizin karikatürünü çizerek tüm İslam dünyasını karşısına alan ve hakarette ısrarcı olan o yazar ve çizerler için gösterdik.
Biz elimizden geleni fazlasıyla aptık. Müslümanlar olarak terörün karşısında olduğumuzu gösterdik. Başbakanımız hasta haliyle gitti ve Paris’te düzenlenen “teröre lanet” yürüyüşüne katıldı. Yani bu demek oldu ki “Terörle İslam bir arada olamaz”. Cumhurbaşkanımız Fransa Cumhurbaşkanını arayarak teröre karşı destek olacaklarını söyledi. Toplum ve siyaset olarak teröre tepkimizi göstermiş olduk.
Bizim sergilediğimiz duyarlılığı neden Fransa ve diğer Avrupa devletlerinden göremiyoruz? Devletimizin düşmanı olan PKK’lılar Fransa’da itibar görüyor. Sığınmacı olarak kabul ediliyor. Filistin’de yüz binleri bulan katliamların sorumlusu İsrail’e neden böyle bir tepki gösterilmedi? Çin’de Müslüman Türkler öldürülürken neden dünya sessiz kaldı? Nijerya’da katledilen 2000 kişi için, haber olarak geçmek dışında, kılını oynatan oldu mu? Suriye’de on binlerce kişi hunharca katledildi ve hala katliamlar devam ediyor. Işid denen bir örgütün Avrupalılara dokunmadığı sürece gündeme bile gelmediğini fark ettiniz mi?
Böyle olursa birlik ya da destekler bir şeye yaramaz. Tek taraflı taviz her zaman düşmanlığın körükleyicisi olmuştur. Bu tarihte böyledir yine böyle olacaktır. Ta ki fedakarlıklar çift taraflı yapılana dek.