Erdoğan mütevazı kişiliğini kazandığı bu başarılar sonrasında maalesef kaybetmeye başladı.TBMM Başkanını seçen Erdooğan, ülkenin 2. adamını atamış saydı kendisini ve 2007 yılında Cumhurbaşkanını da kendisi seçti. Ve ülkenin 1 numarasını da o koltuğa oturtan Başbakan Erdoğan oldu.
Bu denli güçlü olunur da askeriyedeki düzeni yıkmaz mı bir Başbakan?Sağlık, Milli Eğitim, Milli Savunma ve Yargı.. Hepsi bir elden idare edilecek duruma getirildi. En önemlisi olan Medyada da patronların kulağı bükülmeliydi. Evet Sayın Başbakanımız onu da yaptı. Medyada da güçlü olan bir Başbakan'ı kimse yıkamazdı. Öyle de oldu. Medyayı Erdoğan adeta avucunun içine aldı. Alt yazılarda bile müdahale eden Başbakan,gazetedeki bir haberden dolayı ülkenin en köklü gazetesi olan Milliyet'i alan 70 yaşının üzerinde bir işadamı olan Demirören'i azarlayarak ağlatmayı bile başarmıştı. Yani bu da demek oluyor ki Başbakan o kadar güçlendi ki. Sol zihniyetin genellikle dile getirdiği Diktatör sıfatının bile üstünde bir güce ulaştı.
Kibir, meleği bile şeytana çevirebilen bir özelliktir. Başbakan Erdoğan'da tek adam olma derdine düşünce kendinden büyük birine tahammül edemez oldu. Bu da halkın gözünde Başbakan Erdoğan'ı giderek eritti. Gezi olaylarında halkı kutuplaştıran Başbakan, bunun işe yaradığını görünce 17 Aralık sonrasında da yine bu yöntemi denedi. Medya gücüyle halka sadece istediklerini gösterip, muhalif bir kaç TV kanalını da halkın gözünde, mutlak muhalif haberler yapan tv kanalları olarak tanıttı. Onlar doğruları da gösterse halk, "zaten onların işi bu" diyorlar ve yayınlananlara bile inanmıyorlar.
İşte son durum. Soma'da öyle büyük bir facia yaşandı ki dünyanın tüm medya kuruluşları Soma'da yaşanan felaketi canlı olarak verdi. Haber sitelerinde en son gelişme olarak sunuldu takipçilere. Başbakan Erdoğan Soma'ya geldi ve bir açıklama yaptı. İşte Başbakan'ı halkın gözünde bitiren açıklama buydu. Erdoğan ölenleri azımsarcasına 1800'lü yıllardan örnekler vererek karşılaştırma yaptı. Başbakan'ın açıklamalarına göre "Zaten bu olanlar dünyanın bir çok yerinde, değişik tarihlerde olmuştu ve olağandı". Ne şirketin bir kusuru vardı. Ne de hükumetin. Tek suçlu, 3 kuruş için o madenin altına inenlerdi. Ve de ölmüşlerdi.
Başbakan Erdoğan bu örneklerin olumsuz etkiye sebep olduğunu fark etti. Ne yapılabilirdi? Ortam yine cepheleştirilecekti. Birine yumruk atıldı, diğerine tekme. Halk galayana gelmeliydi ki, Acıdan nemalanan lobiler oluşturulmalıydı. Polise emirler verildi, gösteriler engellenmeliydi. En küçük eylem yapanlara bile aşırı fiili müdahaleler oldu. Bunun neticesinde eylemciler iyice zıvanadan çıkacak ve medya bu gösterileri terör eylemleri gibi verecekti. Aynen de böyle oldu. Eylemler birçok ile yayıldı ve devam ediyor. Halk şuan da şunu söylüyor: "300 kişi ölmüş, lobiler bunu kullanıyor, sokaktakiler hep terörist".
Başbakan Erdoğan yine sıyırdı. Medya sayesinde sıyırdı hem de.. SGK açıklama yaptı. Ölenlerin yakınlarına maaş bağlanacak. Diyanet açıklama yaptı, ölenler için hutbe okutulacak. Türk telekom bedava internet ve telefon görüşmesi jesti yaparken, bankalar kredi borçlarını silecek. Bunlar medyada öyle bir verilecek ki, ölen 300 kişinin acısı yerine bu jestler hatırda kalacak.
Sosyal devlet nedir ve görevleri nelerdir? Medya, halkın yanında olursa asıl devletin yüzünü o zaman görürüz.
Rıza Öztürk / Bilecik
