
Kahramanmaraş Milli Eğitim Müdürlüğü kadar muntazam çalışan, yönetim açısından perfect diyebileceğim bir yer yok şu Türkiye'de demek isterdim. Öğretmene verilen değer, çalışanlara karşı tevazuyu hiç bir yerde göremedim demek isterdim. Keşke diyebilseydim.
Kahramanmaraş Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bazan arkadaşlarımla gidiyorum. Geçenlerde bir olay yaşadım. Ona ve bugünkü yaşadıklarıma kısaca değinmek isterim.
40 bin öğretmen ataması vardı ve başvurunun son günüydü. Atama bölümünde oturuyorum ben bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Başvuru için adaylar sıraya girmişler yaklaşık 20 kişi vardı. Dikkatimden kaçmayan noktaları söyleyeyeyim.
Bir memur kapının arkasına bir sandalye çekmiş ve orada oturuyor. Arada bir kapıyı açıyor ve "bir kişi gelsin" diyor. Yani orada bekleyenler üniversiteyi bitirmiş, eğitimli 20 kişi. Onları çağırmak için özel bir memurun orada oturarak başka bir iş yokmuş gibi sadece "bir kişi gelsin" demesi dikkatimi çekti. İşe göre eleman değil de, elemana göre iş imkanı oluşturulmuş diye düşündüm.
Neyse, sırada bekleyenler yavaş yavaş belgelerini alıyor ve imzalatıyorlardı. 18-19 yaşlarında genç bir bayan elinde telefonla yetkili kişinin yanına geliyor ve "Ablam il dışında, bugün de başvurunun son günü. Kendisi gelemedi. Sizinle konuşmak istiyor,." dedi ve elindeki açık haldeki telefonu uzattı.
Sanırım şefti bu kişi. İsmini vermek istemiyorum. Sadece sıfatını söylersem belki yazımızı okuyunca bu huyunu bırakır diye sıfatını söylüyorum.
Telefonu alan şef, ilginç tavırlarla konuşmaya başladı. Karşıdaki kişi durumunu anlattı muhtemelen. Gelemeyeceğini ve başvuru belgesini kız kardeşinin vereceğini, bunu kabul etmeleri ricasında bulunduğunu anladım, şefin cevaplarından.
Şef iyice kızdı ve yüksek sesel: "Hanıım hanııım, böyle iş olmaz. Benim o kadar işimin içinde senle uğraşamam. Geleceksin. Bunun yönetmeliği var, kanunu var. Allah Allaaah.." Resmen karşıdaki öğretmen adayını aşağılıyordu. Bağırdı ve sonunda telefonu suratına kapattı.
Telefonu aldı ve sert bir şekilde genç kıza sertçe verdi. Sayın şef bey. Sizin bu kibrinizi anlamak mümkün değil. Siz orada hayır için çalışmıyorsunuz, kimseye ihsanda da bulunmuyorsunuz. İşiniz bu ve karşılığında maaş alıyorsunuz. Bugün gittiğimde de o şefi gördüm ve gözlerine şöyle bir baktım. O da bana baktı ve odasına girdi.
Neyse gel gelelim bugüne.
Arkadaşım bir köy okulunda öğretmenlik yapıyor ve araç gereç temin etmek için bugün şehre inmiş. Milli Eğitim'e giderken beni de aradı. Gittik beraber. Araç gereç bölümünden birkaç parça malzeme yazdılar ve listenin imzası gerekiyordu. Şube Müdürü'ne imzaye götürdü. Bekle ki gelsin. 20 dakika kadar bekledi. bu 20 dakikada ben de o yumuşak siyah koltuklardan birine oturdum ve sağı solu süzüyorum.
Arkadaş geldi ve durumu sordum, neden bu kadar geç kaldığını söylemesini istedim. Şube müdürü bir arkadaşyla çay içiyormuş ve müsait değilmiş. Dışarıda da arkadaşım gibi 5 kişi bekliyor. Sayın Şube Müdürü Beyefendi, sizin işiniz çay içip lak lak yapmak mı ? Asıl işiniz gelen evrakları imzalamak değil mi ?
Şube Müdürü'nün arkadaşı gitmiş de, bizim arkadaş evraklarını imzalatabilmiş sonunda.
Ben 20 dakika bekledim ve sağa sola baktım demiştim ya. Evet baktım ve bazı ilginç şeyler de görmedim desem yalan olur. Saat 13:00'dan sonraydı. Yani öğleden sonra mesaisi başlamıştı. Bakıyorum köşedeki odadan biri bacaklarını çemremiş, kollarını sıyırmış, ayaklarında terlik, lavaboya gidiyor. Neyse dedim, heralde öğle arasında namazını kılamadı, şimdi kılacak. Neyse o gitti, arkasından başka biri yine bacaklar çemrenmiş, kollar sıvanmış, ayaklarda terlikler... İnanmazsınız ama bu görüntü tam 3 kez tekrar etti.
Arkadaşlar müslüman olabilirsiniz. Biz de Elhamdülillah müslümanız. Ama karşılığında maaş aldığımız bir vakitte ibadet için çıkmıyoruz. Bunu bir kişi yapsa eyvallah ama hiç biriniz de mi namaznızı tatil vakitte kılmadınız. Mesai saatinde kılınca hak yediğinizi düşünemiyor musunuz ?
Bir ara yine Milli Eğitim'deyim ve çok az bi işim var. Saat 11:50...Memur hemen kalktı ve mesai bitti, öğleden sonra gel dedi. Baktım saate daha 10 dakika var. Tamam dedim. Çıktım ve mesai saat 13:00'da başlıyor. Giderken o kadar dakik olan ve zaman başlamadan tatile giren şahıs, saat tam 13:20'de mesaiye geldi.
Arkadaşlar affedilmeyen tek günahın, kul hakkı olduğunu hatırlatır, sizlere iyi mesailer dilerim...
Ferhat Aymaz / K.Maraş