
Torpil ve toleransın uygulanamadığı hiç kimse kalmamış ve yeni doğan bebeklere kadar indiği bu durum, liyakatsiz insanların, layık olmadıkları koltuklara oturmalarına olanak tanımıştır. Babası profesör olan birinin yeni doğan çocuğuna da bu ünvan verilmiştir. Çocuk belli bir yaşa geldiğinde mekteplerde ders almaya değil de, ders vermeye başlamıştır. Bu ülke bunları da görmüştür. .
Şimdi iki ismin çocuklarına verilen özen ve itibara bakacağız. Birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Necmettin Bilal, diğeri de daha dün Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Erdoğan iyi ki de var" diyerek siyasi mesaj veren ve çok tartışılan Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun oğlu Said.
Neden bu isimleri seçtim. Erdoğan'ın oğlunu zaten anlatmama gerek var mı? ABD'de özel bursla okuyan Bilal, daha sonra Dünya Bankası'nda işe başlıyor. Sonrasında ülkesine dönüyor ve gayrı resmi bir çok konuda tek yetkili kişi oluyor. Ne siyasi bir itibarı ne de o konuda liyakatini gösteren, elinde bir diploması olmayan Bilal'in bu derece önemli ve otorite olmasının tek sebebi, Erdoğan ile olan kan bağı. Yani resmen Erdoğan'ın oğlu olmanın nimetlerinden faydalanıyor.
Hadi neyse onu geçtik. Siyasetle bir yerlere gelmek çok da yadırganmıyor günümüzde. Ancak bir hocanın oğlunun da hoca kabul edilmesi biraz manidar değil mi? Hadi babasını anladık. Nihat Hatipoğlu kendini geliştirmiş, sevilen, sayılan, o makamı hak eden biri olabilir. Ancak 23 yaşında, henüz okulunu bitirmemiş bir çocuğun, yani Said'ten bahsediyorum bu arada, binlerce liyakatli, bilge alimin çıkarılmadığı televizyon ekranlarına çıkarılması ve önemli hocalardan daha fazla itibar görmesini doğru bulmuyorum. Hele de yaptığı sohbeti görünce gülüyorum. Babasını her konuda taklit eden bir insan neden dinlenir ki? Dünkü çocuk tutmuş da fetva veriyor. Bana göre Said, kişiliği oturmamış bir çocuk. Babasını birebir taklit etmekle hoca olunmadığını birileri hem babasına hem de Said'e anlatsın. Bir de onu yayına çıkaran dalkavuklara..