
İnsana verdiğimiz değer, maden ocaklarında ölen canlarımızdan belli olsa da, insanımız da birbirine değer vermiyor. 301 madencinin üzerinden yüzlerce insanımız pisipisine öldü ve bu ölümler devam ediyor.
Otobüs şoförü 23 kişinin binmesi gerekirken 46 kişi bindirir. Yemek arası yukarıda olması gerekirken, patron çok kazanmak için maden ocağında yemek yedirir işçilere. Devlet asgari ücretle geçinen ya da geçinmek için aylık bir geliri olmayanlardan bile vergi alır. Bırakın vergiyi, bu verginin de vergisini alır. Yani garibim vatandaşım ne yapsın ki.. Devlet sömürür, patron sömürür, kimse insan yerine koymaz onları. Bana kâr sağlasın da varsın ölsün, kimsenin umrunda olmaz.
Patronun, devletin ya da hizmet veren bir görevlinin umrunda olmayan vatandaşı, işin garibi kendi çevresi ya da çevresi dışındakiler de umursamıyor. Geçenlerde çarşıda gezerken, karşıdan karşıya geçmem icap etti. Tam da karşıya geçecekken bir de baktım ki gölzeri görmeyen bir vatandaş da karşıya geçecek. Baktım yalnız başına geçemiyor. Ben de yardım edeyim de geçireyim dedim. Hava çok kötüydü ve yağmur yağıyordu. Bizi yaya geçidinde gören hiç bir araç sürücüsü de "yoy vereyim de geçsinler" demedi. Hepsinin çok acelesi vardı sanki. Bizimle birlikte bekleyen birinde de şemsiye vardı. Şemsiye ile beklerken, halk otobüsü çok yakınımızdan geçtiğinden, şemsiyenin telleri otobüse süründü. Sonra otobüs şoförü aracını durdurdu ve kapıyı açıp yolda bekleyen şemsiyeli yaya küfürler yağdırmaz mı.. Yani bir insan bı derece insanlıktan çıkamaz. Hadi yayayı düşünmedin de be adam, yolcularına da mı hiç saygın yoktu.
Dediğim gibi, biz birbirimize saygı göstermeden ne devletten, ne de bize iş veren patronlardan insanlık beklemeyelim. Önce insan olarak karşımızdakine bir saygı duymayı öğrenelim.