
2010 yılında Anayasa değişikliği için referanduma gittik. 2011 yılında yine genel seçiler yapılırken 2014 yılında hem yerel seçimler yapıldı.
2014 yılında yerel seçimlerden 4 ay sonra Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerinden bir yıl geçmeden 2015 haziran ayında yine seçimler var.
O kadar da beklemeyiz belki de, nisan ayında erken seçim de yapılabilir.
Seçim dönemleri bazıları için avantanın yığınla geldiği, keseden bol bol dağıtıldığı dönemlerdir. Siyasetle az çok ilgisi olanlar fırsattan istifade ne kadar sövüşleyebilirlerse o kadar sövüşlerler. Seçim sonrası ellerinde ne kalırsa o kardır. Halk arasında boşuna denmemiş “Seçim yılı, geçim yılı” diye.
Partiler öyle bir harcama yapıyor ki miktarı duyunca kalbiniz durmasın diye açıklamıyorum. Sadece şu karşılaştırmayı vereyim siz miktarı ona göre hesap edin. MHP’nin geçtiğimiz yerel seçimlerde Türkiye genelinde yaptığı seçim harcamasını, Ak Partili İstanbul’da bir ilçe belediyesinin yerel seçimler için yaptığı harcama geçmiştir. Sanırım anlatabildim. İktidarın nimetlerinden faydalanmak diye buna mı diyorlar acep?
Seçimler sadece had safhada harcamaların yapıldığı dönemler olmuyor. Aynı zamanda toplumun ikiye ayrıldığı dönemler de yine seçim dönemlerinde oluyor artık. Seçimler bitince halk birbiriyle tekrardan kaynaşmaya çalışsa da, yeniden seçimlerin yaklaşması, miting meydanlarındaki siyasilerin ayrıştırıcı söylemleriyle, halkın arasındaki bütünleşeme çabası yeniden ayrışmalarla sonuçlanıyor.
Yine birkaç ay sonra seçime gideceğiz. Ne kadar harcarsanız harcayın ama lütfen şu halkı birbirine düşman etmeyin. Bizi bu ülkede tek çatı altında tutan değerlerimizi de yok ederseniz önümüzdeki yılları nasıl göreceğiz toplum olarak? Sadece kendi siyasi geleceğiniz uğruna ülkemizin geleceğini hiçe saymayın. Ayrışan milletleri bir araya tekrar getirmek mümkün olmayabilir.