
Sevgi, toplumda huzur ve saadetin yerleşmesi, İslam kardeşliğinin pekişmesi için en sağlam harçtır.
Müminlerin birbirlerini güler yüzle karşılamalarını ibadet ve hayır telakki eden İslam, kalplerin sevgi ile birleşmesine önem vererek iman eden gönüllerin kin, nefret ve düşmanlıktan uzaklaşıp sevgi ile güçlenmesi gerektiğini beyan etmiştir. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: “Allah, seni bizzat kendi yardımıyla ve Müminlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Peygamber efendimiz (s.a.s); Allah Teâla’nın kıyamet gününde şöyle buyuracağını bizlere bildirir: ''Benim için birbirlerini sevenler nerede? Onları gölgemden başka gölge bulunmayan bir günde Arşın gölgesinde gölgelendireceğim.”ve yine “Ebû Hureyre’den nakledildiğine göre Efendimiz; “Allah’ın kulları içinde birtakım kimseler vardır ki bunlar peygamber değildir. Öyle ki, peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler” buyurmuştur.
Bunun üzerine orada bulunanlar “Bunlar acaba kimdir” diye sorduğunda Efendimiz, “Onlar aralarında herhangi bir kan ve soy bağı bulunmaksızın Kur’an’ın rehberliğiyle birbirlerini seven kişilerdir.
Onların yüzleri nurdur. Ve onlar nur üzeredirler. Diğer insanlar korktukları zaman onlar korkmazlar, diğer insanlar üzüldükleri zaman onlar üzülmezler” buyurmuş ve “Allah’ın dostlarına korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir” ayetini okumuştur.
Değerli Kardeşlerim!
İnsan için en büyük mutluluk, Allah sevgisine ulaşmaktır. Allah; takva sahiplerini, tevbe edenleri, affedenleri, sabredenleri, ihsan sahiplerini, adaletle iş görenleri, ibadetlerini hakkıyla yapanları ve Allah'a tevekkül edenleri sever; buna karşılık Allah zalimleri, fesatçıları, kâfirleri, haddi aşanları ve büyüklenenleri sevmez.
Allah sevgisine ve rızasına ulaşmanın yolu birbirimizi sevmekten geçer. Peygamber efendimiz (s.a.s), kâmil imanın kaynağını sevgiye bağlayarak şöyle buyurmaktadır: “Sizden biriniz nefsi için sevdiğini mü'min kardeşi için de sevmedikçe gerçek mü'min olamaz. Başka bir hadis-i şeriflerinde ise; “Allah'a yemin ederim ki; sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek iman etmiş olamazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey öğreteyim mi? Aranızda selamı yayınız” buyurmaktadır.
Muhterem Müslümanlar!
Sevgi, varlıkta yoklukta, dirlikte darlıkta, her zaman ve her şartta mutlu olabilmenin tek yoludur. Sevgi hayatı kolaylaştırır. Nice çekilmez işler vardır ki ancak sevgi sayesinde aşılır. Diğer taraftan Mevlana'yı Yunus Emre'yi, Ahmet Yesevi'yi ve Hacı Bektaş Veli’yi asırlar sonrasına hitap ettiren özellikleri, insanlara sevgiyle yaklaşmaları değil midir? Öyleyse Müslümana düşen vazife, fıtratında var olan sevgiyi iyiye, güzele, meşru olana yönelterek Allah'ın sevdiği kul olabilmek için gayret sarf etmektir.
Sevgiye sığınmayan hayata tutunamaz. Sevgisini yitiren, yaşama coşkusunu, çalışma, üretme, paylaşma, kaynaşma ve güven duygusunu kaybetmiş olur.
Gelin dostlar bir olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.