
Ülke olarak son on yılda çok geliştiğimiz hatta ve hatta dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olduğumuz yazıldı, çizildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı milli gelirin 10 bin dolar olduğunu, sonraki konuşmasında 11-12 bin dolar olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanının bu söylemleri sanki istatistik kurumu verisi gibi herkes bu verileri baz alarak konuştu. Sonuçta Erdoğan bir siyasetçi, onun dedikleri resmi bir veri gibi kullanılmamalı. Bunu araştıran, detayını bilen kurumlarımız var. Onlar açıklamalı.
Türkiye'nin İMF'ye olan borcu bitmiş, bizden borç istemişler 5 milyar $, biz onlara borç veriyormuşuz artık. Yalan. Yalan.
İç ve dış borcun azaldığı söyleniyor. Hükumet yetkilileri ağzını açınca ne kadar başarılı olduklarını sıralıyorlar. Neler neler yapmışlar ben ağzım açık dinliyorum inanın.
Bizi düşüncesiz ve beyinsiz gibi görmeleri de kızıyorum doğrusu. Bir ülkenin borcu yoksa, ekonomi iyi gidiyorsa, büyümede Çin'i bile geride bıraktıysa, o ülkede zamdan söz edilebilir mi ?
Bunu hemen yandaş olanlar şöyle cevaplayacak. Türkiye'de petrol çıkmadığı için, dışarıdan alıyoruz ve fiyatına müdahil olamıyor hükumet.
He hee biz de inandık canım. Ya arkadaş, bulunduğumuz bölgenin değil, dünyanın en pahalı petrolünü kullanıyoruz. Nakliyeciler dediklerimi daha iyi anlarlar belki. Avrupa ülkelerinde petrol mü çıkıyor ? Hayır çıkmıyor. Onlar da Irak, İran, Azerbaycan, Rusya gibi ülkelerden alıyorlar. Yani nerdeyse bizden on kat daha fazla nakliye, taşıma masrafları oluyor.
Bizim dibimizde İran'dan, Irak'tan alıyoruz petrolü. Nakliye masrafı minimum yani. Ama gelin görün ki vergilendirmede dünya birincisiyiz.
Yani gelişme göstermemiz yalan. Yalanoğlu yalan hem de. Devlerin milli sermayeleri pul fiyatına özelleştirildi. Yeni üretim tesisi açıldı mı hiç ? Açılmadı. Başbakan açılıştan açılışa koşıyor. Evet doğru, zenginlerin kendi fabrikalarının açılışına katılıyor. Hem açan şahıs reklam yapıyor, hem de Başbakan oy devşiriyor.
Sosyal devlet olmak, fabrikaları satıp da orada çalışanları işten çıkarıp, bedavadan yardım yapmak değildir ki. Geçenlerde SYDV'na gittim. Allah sizi inandırsın, bankalardaki kalabalıktan çok fazla kalabalık vardı. Oturulacak alanlarda yer yoktu. Saat sabahın sekizinde hem de.
Ne için gelmişler dersiniz.. Tabi ki yardım alabilmek için. Vatandaşı bu hale düşürmek mi gelişmiş ülke olmak ? Onları tembelliğe alıştırıp, "Ben gidersem, istikrar olmaz ve aç kalırsınız!" diyerek oylarını zorla almak mıdır demokrasi.
Ben inanmıyorum. Ne ülkemiz gelişiyor, ne de demokratikleşiyoruz.. bir parti sadece kendisi için seçim sistemini değiştirir mi ya. Madem 12 Eylül anayasası Darbe Anayasası, o zaman neden % 10 barajını kaldırmıyorsun. İstikrar olmazmış. Tüm dünya ülkeleri, kolaisyonlarla yönetilebiliyor da, siz neden korkuyorsunuz ki koalisyondan.
Eğer demokrasi olacaksa, herkes için olmalı. Bir etnik gruba özel olarak imkanlar sağlarsanız o yarın ülkemizde yaşayan diğer grupları da rahatsız edecektir. Ve hatta o verdiğiniz ayrıcalıklar da yeterli bulunmayacaktır.
Dün Hasip Kaplan cebinden Türk lirası çıkarıp dedi ki 'Bu para Kürt halkının onurunu kırıyor'... Yarın paramızı da değiştirin ve oradaki Türk metnini kaldırın derlerse şaşrımam.
Neyse konuyu biraz dağıttım sanırım kusura bakmayın. Yazıma burada son veriyorum...
Selam ve saygılarımla..
Serhat Yüksel / Alanya