
1920 yılında Meclis’i açtık. Artık saltanat kaldırılmıştı. 1923 yılında Cumhuriyet’le tanıştık. Birçok ülkenin günümüzde bile hala geçemediği, doğum sancılarıyla boğuştuğu cumhuriyete, biz bundan 91 yıl önce geçtik.
Atatürk sayesinde, eğitime önem verilmiş. Birçok ülkenin hale hurafelerle uğraştığı yıllarda, “Akıl ve bilimin yolundan ayrılmayın” diyen bir cumhurbaşkanımız olmuş. 1.Dünya Savaşı’na katılmışız, sonrasında Kurtuluş Savaşı ile düşmanları tamamen atmışız cennet vatanımızdan. 2.Dünya Savaşı’na sokmaya çok uğraşmışlar ama İsmet İnönü girmemekte direnmiş. Günümüzün süper devletlerinden olan Almanya yerle bir edilmiş. Taş üstünde taş kalmamış Almanya’da..
Biz son girdiğimiz büyük savaş olan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ekonomiyi ve insanımızı ileriye taşımaya çalışmışız. Toprak, hava, su; ne istersek ülkemizde fazlasıyla varmış zaten. Sığınacak bir tek bahane bırakmamış Rabbimiz.
Bizden 25 yıl sonra bağımsızlığını ilan eden Hindistan, dünya devi haline gelmiş. Geleceğin süper güçleri arasında sayılmaya başlanmış. Biz hala bir arpa boyu yol alamamışız. 2.Dünya Savaşı’nın ekonomik etkisinden zarar görmüşüz. Kıbrıs Barış Harekatı sonrası dünya ülkeleri bize ambargo uygulamış. Yine ekonomik sıkıntılar çekmişiz.
Halkından faydalanmamak adına hiç vergi alınmıyormuş desek yalan olur. Dünyada vatandaşını bu denli sömüren başka ülke yok diyebiliriz. Halkına yüklenen, masrafları çıkarmak için vatandaşının iliğine kadar sömüren bir devletimiz hep olmuş. Buna rağmen, toplanan vergiler hiçbir zaman yatırıma dönüşmemiş.
Seçimler yaklaşınca bol keseden dağıtılmış milletin parası. İşin tuhafı, bundan rahatsız olmamış vatandaş. “Başkası yiyeceğine ben yiyeyim” demiş. Ülkeyi yönetenler de çözmüş bizi. Avustralya Devlet Bakanı Rodrigo Domiçevski demiş ki; “Bizim suçumuz ne? Öncekiler kendilerine villalar aldı. Biz de kendimize bakalım canım. Bu konuyu birkaç gün tartışırlar ama sonrasında vatandaşımız unutur” demiş. Bizimkilerden biri böyle bir şey dese hiç affeder miyiz onu!
Gelişmek için ne yapmalıyız? Bizde kibir desen var. “Türkler, zamanında şöyle yapmış, böyle etmiş” der der överiz kendimizi. Ama bize, daha dün bağımsızlığını kazanan ülkeler kafa tutar. Bizi adam yerine görmez. Ancak kendimizi avuturuz böyle. Atalarımız iyi, güzelmiş. Ancak biz onları sadece övünme meselesi olarak mı kullanacağız? İzlerinden neden gitmiyoruz? Örneğin adaletiyle tanınmış atalarımız. Bizde var m adalet duygusu? Siyasi düşüncelerimize ters gelse dinimizi bile değiştirecek duruma getirilmişiz. Adalet var mı dendiğinde “Kime göre adalet” yönünden bakıyoruz.
Geleceğimiz yavrularımıza bakıyorum. Onlara umut bağlamak istiyorum. Bir de bakıyorum ki, onların ruhlarını da, şimdiden karartmaya başlamışız. Çok kazanmak için yapılan diziler, programlar, geleceğimizi mahvediyor. Ancak “Çok kazansınlar, vergisini alalım” mantığıyladır muhtemelen, daha da özendiriyoruz, geleceğimizin çalınmasına göz yumuyoruz.
Açıkçası umudumu kaybetmek üzereyim. Bizden ne köy olur bundan sonra, ne de kasaba..
Fuat Faik Avni