Merhum lider Mustafa Kemal Atatürk'ün dış politikaları ile günümüz siyasetçilerinin dış politikaların karşılaştırma gereği duydum son günlerde yaşananların ardından. Mustafa Kemal'e ve arkadaşlarına "Ayyaş" diyenler acaba o dedikleri hakaretten dolayı hiç utanç duymuyorlar mı?
Bir enkaz devraldıklarını, daha sonra da ülkeyi 14 yılda müreffeh bir hale getirdiklerini söyleyenlere birkaç sözüm olacak.
Asıl enkazı devralan, "Ayyaş" diye hakaret ettiğiniz Mustafa Kemal Atatürk'tür. Osmanlı Devleti'nin enkazını devralmış ve bir ülke kurmuştur. O yoklukta, bölüm bölüm bölünen halkların olduğu bu coğrafyada halkları birleştirmiş ve yedi düvele meydan okumuştur. Siz ise kardeş olan bu milleti fırka fırka böldünüz. Ülkemiz onun zamanında kendi uçağını üretmeye bile başlamıştır. Mümkün olan her yere fabrikalar kurmuş, insanımızın eğitimine o derece önem vermiş ki, göreve yeni başlayan bir öğretmeni karşılaması için ilçenin kaymakamını göndermiştir.
Ömrünün son demlerinde Hatay'ın anavatana katılması için çabalamış, hasta halinde bile bu düşünü gerçekleştirmeye çalışmış. Ömrü kafi gelmemiş ve kendisi rahmetli olduktan sonra Hatay'ı topralarımıza dahil etmişiz.
Peki bir de "Ayyaş" olmayan ve sigara bile içmeyen, "dindar" siyasilerimizin yaptıklarına bir göz atalım.
Yıl 2003: Müttefikimiz diye bağrınıza bastığınız ABD'nin köpekleri Irak'ta, Türk askerinin başına çuval geçirdi.
Yıl 2014: Şimdi terörist dediklerinize, Türk topraklarını açtınız. Tam da Cumhuriyet'in kuruluş yıldönümünde Peşmergeleri topuyla, tüfeğiyle kutsal vatanımızdan geçirdiniz ve şimdi terörist dediğiniz PYD'lilere can simidi oldunuz.
Yıl 2015: Evet bunu da belirtmeliyim. Bir gece ansızın Süleyman Şah Türbesini, yani snırlarımız dışındaki tek tapulu toprağımızı yerlebir edip gerisin geriye askerimizi kaçırdınız. Toprağımızı bırakıp kaçtık yaa. Demeye bile utanç duyuyor insan ama bu oldu. bu kadarla da kalmadı. Şah Fıra Operasyonu diye milleti keriz yerine koyup anlattınız bu utanç vesikanızı.
Muhafazakar olmak sadece sözle olmamalı. Hz. Ali Rahmetüllehi Aleyh "Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum" buyurmuşur. Eğitime, öğretmene verdiği değeri ifade etmiştir böylece. Ayyaş dediğiniz adam bile Hz. Ali'nin yolundan gitmiş ve öğretmen atandığında, ilçenin kaymakamını onun ayağına göndermiş ve karşılama tertip ettirmiştir. Evet gel gelelim şu muhafazakar Nabi Efendi'nin öğretmene verdiği değere. Sayın Nabi Avcı atamaları yapılmadığından dolayı intihar eden 50 öğretmen adayı için ne demiş biliyor musunuz? Bilseniz de unutmuşsunuzdur. Ben hatırlatayım. O intihar edenler "dikkat çekmek, gündeme gelmek" için intihar ediyorlarmış.
Eğitimin tepesinde böyle bir adam varsa. Ülkenin başındakilerin toprağı terk edip gerisingeri kaçmasına şaşırmamalı.