Issız yollara düşüp Hazret-i Fatıma Anamla tanıştığım ve hayır duasını aldığım güne şükürler olsun. Yürüdüğüm bu yolda, yaşadığım, yaşarken huzur bulduğum ve kâinat kitabı lisanının şifrelerinin aşikâr edildiği dost muhabbet meclislerinde ki her muhabbetin anı için Rabbime sonsuz şükürler olsun. Şükürler olsun ki; bu aciz kulun gönlünü pâk eyleyip gönül gözüyle görmeyi, gönül diliyle muhabbet etmeyi ve hâlde hâli yaşayan canlarla birlikte hâl diyarına hicret perdesini açan Rabbim: zoru kolay, sırrı aşikâr ve bu garip günahkâr kulunu dostlarla dost eyledi.
Behlül olup, Behlül’ce seyreylemek varken arzı, arşı ve tüm kâinatı, dört duvar arasında hakikatten uzak gündüzün karanlığına, nefsine teslim olmuş canlar için ağladım bugün. Gönül gözü âmâ olanlar için dualar gönderdim. Hazret-i Yusuf (AS) efendimizin gömleğini alıp, gönlü âmâ olan kardeşlerimin yüzüne sürmeyi murâd eyledim. Gecenin sırlı vakitlerinde dua halkama aldığım canlar için gözyaşı döktüm. Gecenin en tatlı yerinde uykuya teslim olmuş canları seyre daldım. Uyku vakti uykusuzluğun deminde açılan sırlı kapılardan dilimde zikrim, gönlümde vuslat aşkıyla bir bir geçiverdim. Geçtiğim andan itibaren yüreğimde göveren Behlül’ce duygular kapladı tüm gönlümü.
Bu gece uyumadan uyanmanın özlediğim tadını hissetmeye başladığım o sırlı gecelerimden birini yaşıyorum. Saat çoktan 03.20 olmuş, her cümleyle birlikte zamanın ne kadar da hızlı aktığının farkına varıyordum. Gecenin bu geç vakti derin uykuya teslim olmuş mümin kardeşlerimin bilinmeyen dünyalarında, bilinmeyen düşleriyle ve yüklendikleri umutlarla muştulu bir sabaha uyanmaları için dualar ediyordum.
Rabbime; gecenin bu geç vaktinde şükrediyor, O’nun sevgilisi, iki cihan güneşi, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) Efendimizin şu iki hadis-i Şerifini okuyordum. Sallallahu Aleyhi Vessellem: "Kim bana bir salât getirirse, Allah ona bununla on salât getirir."Buyurmuştur.(Müslim:1/228)
Sallallahu Aleyhi Vessellem: "Kabrimi bayram yerine çevirmeyin. Bana salât getirin. Getirdiğiniz salât nerede olursanız olun bana ulaşır." (Ebu Davud: 2/218)
Evet, gönlümün Kerbela hüznüyle yandığı,Kerbela‘yı yaşadığı kutlu Muharrem ayının şu gecesinde “Gözüm Muhammed’im gözyaşım Ali’m“ diyerek gözyaşları içerisinde dilimden dökülen "Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed „ salavatı şerifesi yankılanıyordu kulaklarımda.
Gecenin ortasında karanlığa teslim olunduğu şu anlarda Yunus Aleyhisselam’ın, “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inni küntü minezzâlimîn” “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum.” (Enbiya sûresi 87) yaptığı duayla Rabbime sesleniyor, yalvarıp yakarıyordum.
Hz. Eyüp (AS) yakalandığı hastalığın en ağır şartlarında dahi daima sabrı ve Allah'a olan güvenini yitirmeyip tüm varlığıyla Rabbine şöyle seslenmişti. “Rabbi İnnî messeniyedurru ve Ente Erhamurrâhimîn” “Bana zarar dokundu, Ey Rabbim sen en merhametli ve en şefkatlisin” Bunun üzerine Allah, O’nun sabrına ve halis niyetine hürmetle şifa vermişti. Aynı duygu ve düşüncelerle aynı duayı darda kalan, derman arayan, zorda olan ve ellerini açıp Rabbimden muştu bekleyen on sekiz bin âlemde ki kardeşlerim için okudum.
Gönlümde göveren Behlül’ce duygularım alıp götüryordu beni bilmediğim diyarlara. Gönlüme cemreler düşmüyor sanki sağanak şeklinde yağıyordu bu gece. Bu sırlı gecenin sırrı düşüyordu gönlüme. Okuyor, okuyor, okuyordum. Asırlar öncesinden bizlere gönderilen muştunun gül kokusu ile birlikte ikramının verdiği hâl haliyle hâlde hâli yaşıyordum.
Hz. Ali Kerremallâhü Veche şöyle rivayet etmektedir:
"Ben Rasulullah S.A.V.'in yanında otururken bir adam ona;
-Ya Rasulallah! Ramazan ayından sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersiniz? Deyince Rasulullah (S.A.V.);"Ramazan ayından sonra oruç tutacaksan Muharrem ayından tut! Çünkü O' Allahın ayıdır. O Ayda bir gün vardır ki, Allah bir kavmin tevbesini o günde kabul etti ve diğer bir kavmin tevbesini de o günde kabul edecektir."buyurdu.
Evet, kardeşlerim. Muharrem ayındayız. Gelin birbirimiz için dualar edelim. Birliğimiz için, beraberliğimiz için, kardeşliğimiz için, İslam âlemi için ve dünya insanlığı için Rabbimize yönelip tevbesi kabul edilecek kavim olmak için tevbe edelim. Birbirimize daha sıkı sarılalım. Ayrılığı gayrılığı ortadan kaldıralım. Gönüllerimizden kini, nefreti, kibri silip atalım. Birbirimizi sırf Allah için sevelim. Gıybetten, zandan, dedikodudan ve hasetten kaçalım. Aşure günü komşumuzun, akrabamızın, mahallemizin, kimsesizlerin, yetimlerin, gariblerin kapılarını çalıp selamlaşalım. Olanı paylaşalım.
Bu gece can evimize düşen Peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) Efendimizin hadisi şeriflerinin sizlerinde gönüllerinize ilahi bir cemre olup düşmesi arzusuyla sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Allah-ü Taâlâ, muhakkak sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz; fakat kalplerinize ve amellerinize nazar buyurur.”
“Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize düşman olmayın, birbirinizden yüz çevirmeyin, birbirinize hased etmeyin, kin gütmeyin, ey Allah kulları kardeş olun.”
“Bir kulun îmanı, gönlü doğru olmadıkça doğru olmaz; gönlü de, dili doğru olmadıkça doğrulmaz.”
“Ben sizin aranızda iki paha biçilmez şey bırakıyorum. İkisi de birbirinden büyüktür. Bunlardan birisi Allah’ın kelâmı «Kur’ân-ı Kerîm» diğeri ise «Ehl-i Beyt’im»dir. Bu ikisi Kevser havuzunun kıyısında bana ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmaz; bunu Rabbim’den ben diledim. Bu ikisine yapışır, sarılırsanız benden sonra ebedî olarak sapmazsınız, yol yitirmezsiniz.”
“Kıyamet gününde; her kul iki şey hakkında sorulmadan Sırat köprüsünden geçemeyecek;
Birincisi: «Ben sizinle idim, siz kiminle oldunuz?»
İkincisi : «“Ehl-i Beyt’e” kurbiyyetiniz (sevginiz, yakınlığınız) ne derece?»
“Ali’yi seven şüphe yok ki beni sevmiş olur. Beni seven Allah’ı sevmiş olur. Ali’ye düşman olan, bana düşman olur. Bana düşman olan ise, hiç şüphesiz Allah’a düşman olur.”
Evet, Kahramanmaraşlım! Bu kutlu ayın hürmetine gelin gönül kapılarımızı sonuna kadar açalım. Açmanın vakti saati bu demdir. Yarın çok geç olabilir. Selam ve dua ile kalın.