Yıl 2001
Eşiyle birlikte İstanbul’dan Ankara’ya yola çıktı. Gece boyunca yol alan çift, yorgunluktan halsiz düşmüşlerdi. bu halde Ankara'ya ulaşmışlardı. Yorgunluklarının tek sebebi yolculuk değildi elbet.
O yıl 11 Eylül günü ABD’de yapılan intihar saldırısıyla, Müslümanlar hor görülmeye başlanmıştı. 11 Eylül’ün etkisiyle gözler bu mütevazı kişinin hareketine de çevrilmiş. Onlara da terörist gözüyle bakılır olmuştu.
Zamanın medya devleri, onları aşağılıyor. Bir ya da en fazla iki gazeteden başka, onlar hakkında haber bulmak zordu. Şanslıydım ki o gazetelerden birinin abonesiydim ve gazetede yazanları her gün okurdum. Baştan sona ne varsa.. Bazan saatlerimi alsa da “Benim düşünceme uygun” dediğim bu gazeteyi okumaktan vazgeçmiyordum. Haliyle gazetede o şahsı da sıkça gördüğümden ilk görüşte tanıyabildim.
Ankara’nın şehirlerarası Otobüs Terminali Aşti’de eşiyle bir başına yürüyorlardı. Belli ki yolculuk onları yormuştu. Eşine yük olmasın diye küçük valizini de kendisi taşıyordu.
Bu mütevazı hallerini görünce bir kez daha hayran oldum onlara. Karşılaştığımız nokta tam da yürüyen merdivenlerdi. Ben içeriye giriyorum, onlar dışarıya çıkıyordu. Üniversite’ye gittiğimden yanımda kocaman bir de bavul vardı. Elim dolu olmasa muhtemelen, hayranı olduğum bu kişinin yanına gider memleket meselelerinden, ülkenin nasıl düzlüğe çıkacağından konuşurdum.
Sadece selam verebildim ismini telaffuz ederek. Gülümseyerek halini hatırını da sordum kısaca. Herkesin selam vermeye çekindiği o atmosferde, benim selamıma o kadar memnun olmuştu ki anlatamam. Yüzündeki mutluluk ifadesi görülmeye değerdi Çok fazla konuşamasak da gülümseyerek ayrılmak zorunda kaldım.
Aradan yıllar geçti.
Yıl 2014
Aynı kişiyi artık Ankara Aşti’de görmek ne mümkün. Koruma ordusuyla dolaşıyor. Dolaşmayı bırakın bir cenaze namazına katılmıştı geçtiğimiz yıllarda. Cemaatin içinde 20’nin üstünde koruma vardı saflara dizilmiş halde. Ona ulaşmak için ya ahbabı olmalısın ya da haftalar öncesinden randevu almalısın. “Bir insan bu kadar mı değişir” diyorum bazen.
O mütevazı halin yerini, kibir ve gurur almış. “Her şeyi ben bilirim” edasına girmiş bu şahıs, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan başkası değildi.