Bundan aylar önce hem haberler10.com'da hem de köşe yazısı yazdığım birkaç haber sitesinde konuyu dile getirdim. Suriyelilerin Türkiye'ye kabul edilmesine karşı değilim, aksine tamamen, sonuna kadar destekliyorum Suriye'de zor şarlarda kalan kardeşlerimize yardım edilmesini. Yani onlara yardım etmek boynumuzun borcudur. Ancak kabul etmediğim, kullanılan metot.
Suriyeli 1 milyonun üzerinde (resmi açıklanan rakamlara göre 1 milyon 50 bin) mülteci Türkiye'ye kabul edildi. Nüfus planlaması yapılmıyor. Bir yılda, yüksek oranda doğumdan dolayı nüfus artışı yaşandı. Nüfusuna da karışmayalım hadi. Adamlar kendi kafasına göre yaşıyor. Başlarına buyruklar.
Evimin karşısında Suriyeli bir aile oturuyor. Öğleden sonra beyefendi çıkıyor pencereye iç çamaşırıyla çıkıyor ve orada sigara içiyor. Ben ülkenin yerlisiyim ama onlar gibi davranamam. Yine oturduğum binada Suriyeli bir aile var. Eve göçtükleri gün çatıya çanak anten takacaklar. En üst kattan, en alt kata bağırıyor: Oldu mu? Sağa mı, sola m? (Arapça olarak). Bu ne rahatlık böyle.
Dediğim gibi daha önce de yazdım aynı konuyu. Kamuoyunda Suriyelilere karşı hoşnutsuzluk öyle bir seviyeye geldi ki. Medyaya duyurmadan saklamak, gizlemek ve duyurmamak artık çok zor. Gaziantep'te birkaç gün önce "Suriyelileri ülkemizde istemiyoruz" mitingi yapıldı. Dün Gaziantep Valisi basın açıklaması yaptı. Mitinglere izin vermeyeceğiz. Facebook ve Twitter üzerinden yapılan bu gruplaşmalara katılmayın çağrısı yaptı. Sayın valim, bu insanlar , sizce keyfinden mi toplanıp saatlerce yol yürüyüp de bu Ramazan ayında, oruçlu oruçlu miting yapıyor? Yoksa bir rahatsızlıkları mı var?
Bundan yaklaşık 6 ay önce yaşlı bir amcayla sohbet ediyorum. Amca, herşeyden memnunun ama bu suriyeliler yok mu.. Onlardan şikayetçiyim. iracı olarak aldık bir aileyi. Günler sonra aile 15-20 kişiyi buldu. Kira istemeye korkuyorum. Eşim, bu evi satalım ve uzak bir yerden ev alalım diyor. Yıllardır tek birikimim bu ev, nasıl satarım? diye serzenişte bulunuyor.
Halk arasında o zamanlar da fısıltı g şeklinde, Suriyelilerin insanları öldürdüğü dedikoduları dolaşıyordu. Anlatılanlar o derece vahşice ki. Örneğin birkaç ay önce yaşlı bir kadının, evini kiraya verdiği ve kirayı almak için geldiğinde Suriyeli kiracılar tarafından parçalara ayrılarak güneş enerjisinin su tankına konulduğu anlatılıyordu. Bu konu medyaya hiç yansımadı. İnsanlar onlardan korkuyor artık.
Son günlerde bir efsane daha dolaşıyor dillerde. Son efsaneye göreyse yine yaşlı bir kadın Suriyelilere evini kiraya vermiş. Kira vakti geldiğinde kirayı istemek için gittiğinde kadının cinsel organına gortum sokularak, suyu da sonuna kadar açarak öldürmeye çalıştıkları, kadının da halen yoğun bakımda olduğı konuşuluyor. bu bilgiler ne internette ne de televizyonlarda yayınlanmadı. ancak kamuoyu bu iddiaları konuşuyor. Bir yandan da Suriyelilere karşı içlerindeki nefret artyor.
Ülkeyi yönetenlerin bu psikolojik travmanın daha da büyümeden önüne geçmelerini bekliyoruz. Umarım böyle birşey olmaz ama eğer böyle bir çatışma çıkarsa suriyeli-türkiyeli değil, Türk-Arap çatışmasına dönüşerek daha da büyük sorunlara yol açılabilir. bir an önce adım atılmalı. Kimlik verilecekse kimlik verilsin. Ama lütfen dışarıda serseri mayın gibi dolaştırılmasınlar artık.
