Bir ülkenin yaşanmaz hale gelmesi için ekonominin bozulması, arsızlığın had safhaya çıkması yetmez. O ülkede tam olarak yaşamın ıstırap haline gelmesi için adalete olan güvenin tamamen kaybolması gerekir.
Adalet duygusunun olmadığı bir ülkede ne yaparsanız yapın. Cezanızı kesecek bir merci yok. Herkes kendi adaletini sağlar ya da adaletin olmadığını bilenler adaletsizlik yaparak yaşam sürmeye başlar.
Osmanlı'nın son yıllarına baktığımızda, halkın tamamen zıvanadan çıkması, adaletin bozulmasıyla olmuştur. Yokluğu gören, savaşlardaki kötü durumu bizzat yaşayan halk, adaletin bozulmasıyla cam kırıkları gibi dağılmaya başlamıştır.
Türkiye’de de o duygunu yavaş yavaş yitirildiğini görmekteyiz. İnsanlar devletin adaletine güvenmiyor. Kendi adaletlerini yaratma çabasına girenler azımsanmayacak kadar fazla. Bakıyorsunuz; göre göre, bile bile cana kıyanlar üç beş gün sonra dışarıda geziyor. Adalet yerini bulmuyor anlayacağınız. Haklı hakkını almadığı gibi, haksız da cezasını bulmuyor artık. 5 kişiyi yaralayan biri, hala dışarıda ve 6. Kişiyi öldürünce tutuklanıyor. Sapıklar cirit atıyor ortalıkta. 22 yaşında bir çocuk, 12 yaşındaki kızı şantajla 19 arkadaşıyla birlikte olmak zorunda bırakıyor. Nerede adalet? İnsanlar bu tür iğrenç şeylerden gerekli cezayı alacaklarını bilseler yaparlar m? Asılacağınızı bilseniz, başkasının canına kıyar mısınız?
Yarın çok geç olabilir. Adalete güvenin derhal sağlanması için yasal düzenlemelerin yapılmasını umuyorum.