Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre genelgede, Türkiye’ye metrekare başına yıllık ortalama yağış miktarının 643 milimetre olduğuna, bu değerin ortalama 501 milyar metreküp suya tekabül ettiğine dikkat çekildi.
“Bu suyun ancak 112 milyar metreküpü yüzey ve yeraltı kullanılabilir potansiyele sahiptir. Kullanılabilir suyun ise yüzde 16’sı içme, yüzde 12’si sanayi ve yüzde 72’si sulama amaçlı tüketilmektedir.” bilgisi verilen genelgede, 2030’da Türkiye nüfusunun 100 milyona ulaşması halinde su sıkıntısı yaşanabileceği, bu nedenle kişi başına düşen su miktarının azalacağı ve su kıtlığı yaşanacağı bildirildi.
Gündüz saatlerinde sulama yapılmaması uyarısında bulunulan genelgede, şunlar kaydedildi:
“Suların büyük çoğunluğunun sulama amaçlı kullanılıyor olması suyun etkin kullanımını daha da önemli hale getirmiştir. Bununla birlikte küresel ısınma ve beraberinde gelen iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin gün geçtikçe artıyor olması, su kaynaklarının tasarruflu ve verimli kullanım zorunluluğunu doğurmuştur. Her ne kadar sıcaklık ve güneşlenme bitki gelişimi açısından elzem olmakla beraber bu etmenler suyun buharlaşma miktarı ve hızını artırmaktadır. Bu bakımdan güneşin tesirinin en fazla olduğu gündüz saatlerinde yapılan yeşil alan sulamalarında istenilen verim alınamamakta ve aşırı su kaybına sebep olmaktadır.
Bu nedenle sulama periyodunun planlanması başta olmak üzere, sulama sistemlerinin damlama sulamaya uygun olarak tasarlanması, gereksiz çim ekiminden kaçınılarak tercihen bodur çalımsı formda yüzey örtücü, ekoloji ve iklim şartlarına göre az su isteyen uygun bitkilerin seçilmesi, varsa öncelikle yağmur suyu depolama sisteminde bulunan suyun kullanılması esastır.”
Yeşil alan çalışmalarında, su kaynaklarının aşırı tüketilmesine engel olunması, buharlaşmanın en aza indirilmesi ve yapraklar üzerindeki kurutucu etkinin önlenmesi amacıyla gündüz saatlerinde sulama yapılmaması istenen genelgede, bu alanlarda mümkün mertebe 19.00-21.00 ile 05.00- 07.00 saatleri arasında sulama yapılmasının daha verimli olacağı vurgulandı.
Genelgede böylece yerleşim yerlerinin akciğeri niteliğindeki kentsel yeşil alanlarda, aşırı su tüketimi minimuma indirilerek günün en önemli problemlerinden biri olan su sıkıntısına yönelik oldukça önemli bir adım atılacağı ve kentsel yeşil alanların sürdürülebilir yönetiminin sağlanacağı belirtildi.