İnşaat Yüksek Mühendisi İbrahim Dulkadiroğlu’nun yaptığı açıklamalara göre, kentsel dönüşüm sebebiyle yıkılan binaların yapım yılından kaynaklı yoğun oranda asbest barındırdığı belirtiliyor. Asbest, dönemin en ucuz tutuşmayan yalıtım özelliğine sahip yapı malzemesi olarak kullanılmış. Ancak günümüzde yıkımlar sırasında asbestin tozumasıyla havaya karışması insan sağlığını açıkça tehdit ediyor. Dulkadiroğlu, “Asbest kansorejen bir maddedir ve solunum yoluyla etkisini birebir göstermektedir,” diyerek durumu özetliyor.
Dulkadiroğlu tarafından yapılan ölçümlerde, molozların %90’ında asbeste rastlanmış olup, bu oran günlük yaşantımızda solunumla aldığımız asbest miktarının çok üstünde. Bu durum, yıkım esnasında alınması gereken önlemleri de beraberinde getiriyor. Ancak, Dulkadiroğlu’na göre, bu önlemler çoğunlukla ihmal ediliyor ve hem çalışanların hem de çevrenin sağlığı ciddi şekilde riske atılıyor.
İbrahim Dulkadiroğlu, yıkımların yapılırken alınması gereken önlemleri şu şekilde sıralıyor: “Bina yıkımları yapılmadan önce, yıkılacak binada asbest olup olmadığının ölçümü yapılmalı. Yıkımda çalışacak elemanların koruyucu kıyafet giymesi ve tam zamanlı mesai yapmaması gerekmektedir. Ayrıca, yıkımda uzmanların iştirak etmesi, asbest sökümünün uzman gözetimi altında yapılması şarttır. Molozların temel seviyesine kadar inilerek kaldırılması ve bunun farklı bir döküm sahasına yapılması gerekmektedir. Moloz yükleme ve nakli sırasında tozmayı engelleyecek şekilde önlem alınmalı ve enkaz yıkımı ve kaldırılması sırasında aralıksız sulama yapılmalıdır. Enkaz alanında çalışan yetkili herkesin filtreli maske takması zorunludur.”
Ancak, Dulkadiroğlu, bu önlemlere çoğunlukla riayet edilmediğini belirtiyor. “Görüyoruz ki bu önlemlerin birçoğuna riayet edilmemektedir. Hem çalışanların hem de çevrenin sağlığı riske edilmektedir,” diyen Dulkadiroğlu, sürecin yanlış yönetildiğine dikkat çekiyor.
Özellikle, yıkım sonrası bina hurda malzemelerinin alındıktan sonra molozların olduğu gibi bırakıldığı ve inşaat ruhsatı aşamasına kadar, yani yaklaşık 6-12 ay süresince alanda bekletildiği belirtiliyor. Dulkadiroğlu, “Bu da insan sağlığını tehdit etmektedir,” diyerek, bu durumun ciddi bir sorun olduğunu vurguluyor.
Asbestin çevreye ve insan sağlığına olan tehlikeleri göz önünde bulundurulduğunda, kentsel dönüşüm projelerinde daha titiz ve dikkatli bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor. Ancak, mevcut durumda bu önlemlerin yeterince alınmaması, gelecekte ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Kentsel dönüşüm projelerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi için yetkililerin gerekli tedbirleri alması ve bu süreçleri sıkı bir şekilde denetlemesi büyük önem taşıyor.